Zeytinyağı Kültürü Geçmişi VIII - Antik Helen ve İyon Uygarlığı II
16-04-2025
11:58

Aryballos; çömlek parfüm/merhem yağı vazosu, Chigi Ressamı, üzerinde yabani tavşan avı ve at yarışı yapan 18 savaşçı figürü mevcut, üst kısmı aslan başı şeklinde, yaklaşık 7 cm, M.Ö. 640, Korinthos, kaynak.
Kendilerinden önce Deniz Kavimleri göcü ile yıkılan Myken Uygarlığının ardılları olan Yunanlılar için -vücut bakımı ve parfüm imalatında kullandıkları- zeytinyağı dışarıdan en fazla ithal edilen mallardan biridir. Zeytinyağı o devirlerin Suriye ve Filistin (Levant bölgesi) için ihraç malı, Mısır, Yunanistan ve sonrasında Roma pazarları için de değerli bir ithal malıdır.
Klasik Yunan Atina’sı kamu yaşamında en çok zeytinyağı tüketilen mekan olasılıkla spor etkinliklerinin yapıldığı içinde oturma yerleri, teraslar ve hamamların olduğu, çevresinde sundurmalı avlular bulunan büyük "gimnazyum" adı verilen binalardı. Gimnazyumlar ancak egemen üst sınıf aile erkeklerinin girebildiği, elit genç erkek çocuklarını geleceğin liderlerine dönüştürmek için gereken eğitimlerin verildiği yerlerdi.
Öyle anlaşılıyor ki, yüzyıllar boyu kaliteli zeytinyağının ticareti, dört yılda bir tanrıça Athena onuruna onun doğum gününde gerçekleştirilen Pan-Atina (Panathinakos, her şey Atina için) oyunlarının galiplerinin elindeydi. Dört yılda bir yapılan bu oyunlar, olimpiyatlardan sonraki her üçüncü yılda 25-29 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirildi. Pan-Atina oyunlarında, çeşitli atletizm yarışmalarında galiplere, ödül olarak her biri yaklaşık kırk litre kapasiteye sahip, özel şekilli ve süslemeli “Pan-Atina amforaları” verilirdi. Antik bir testi olan bu amforanın üzerinde, bir tarafında Athena’nın diğer tarafında sporcunun yarıştığı spor dalı resmedilir, içinde zeytinyağı bulunurdu. Athena’nın yaş gününde yapılan yarışmalarda zeytin çelengi takmış bakireler yürüyüş yaparlardı.
Afrika’daki Kirene ve Batı’daki Marsilya’ya kadar Akdeniz dünyasının farklı alanlarında arkeolojik kazılarda bulunan Pan-Atina amforaları, çok miktarda zeytinyağının başta Levant bölgesi olmak üzere diğer coğrafyalardan Yunan Yarımadası ve daha batı Akdeniz'e gönderildiğinin göstergesidir. Arkeologların yazı bilimsel kanıtlara dayalı değişik tahminlerine göre, oyunlarda galiplere ödül olarak verilen zeytinyağının toplam miktarı kırkı iki ila yetmiş iki tonu bulurdu.
İlk kez M.Ö. 776 yılında dönemin Olimpia bölgesinde gerçekleştirilen baş tanrı Zeus adına düzenlenen şenliklerde ise kutsal zeytin ağacından yapılma çelenkler Zeus tapınağındaki fildişi ve altından yapılma bir masanın üzerinde hazır bekletilirdi. Zeus Tapınağı’nın arka bahçesinde yetişen, sözde Herkül tarafından dikildiğine inanılan ve bu nedenle kutsal kabul edilen yabani zeytin ağaçlardan kesilmiş dallardan yapılan bu taçlar kazanan sporcuların başına takılırıdı. Atletler vücutlarını müsabaka öncesi zeytinyağı ile ovarlardı. Bu alışkanlığın nedeni ile ilgili birden fazla görüş ileri sürülmüştür; yarışma boyunca güneş ışınlarından korunmak, kaslarını esnetmek ve ısıtmak, ter ile oluşan su ve elektrolit kaybını azaltmak, parlak bir görüntü oluşturarak estetik açıdan daha hoş görünmek. Sporcunun bedenini yağlaması kültürü günümüz Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde hala yaşıyor, kültürün geçmişi ise Mısır ve Asur Medeniyetleri kadar eskidir.
Müsabaka sonrasında ciltlerinde biriken ter, yağ ve toprağı strigilis (latince kazıyıcı, bronzdan yapılma L şeklinde bir tür antik hamam kaşağısı) ile sıyırılarak temizlerlerdi. En erken M.Ö 6. yüzyılın 2. yarısına tarihlendirilen vazo resimleri üzerinde gördüğümüz strigilislerin sadece atletler tarafından değil o zamanların askerleri, hekimleri, eczacıları, kadın ve çocukları tarafından da kullanıldığı anlaşılmıştır. Bu kültürün en ünlü tasviri Büyük İskender’in heykeltıraşı, maden dökümcüsü Lysippus (M.Ö. 400 yılları) tarafından yapılmış bronzdan yapılma orjinali kayıp “Apoxyomenos - Kendini Temizleyen” isimli heykelidir. Yunan sanatında ilk tam yuvarlak heykel olması nedeniyle devrim niteliğinde bir eser olarak nitelendirilmektedir. Antik Romalı yazar Yaşlı Plinius'tan öğrendiğimize göre egzersizden sonra vücuttan kazınan ter ve yağdan oluşan merhemimsi artık karışım "gloios" olarak adlandırılır, hastalıkların tedavisine iyi geldiğine inanıldığı için hatırı sayılır bir bedele satılırmış. Yunanlıların sadece atletizm yarışmalarından sonra değil, banyodan sonra da vücutlarına içeriğinde zeytinyağının da bulunduğu kokulu yağlardan sürme alışkanlıkları olduğu biliniyor. Gene Plinus'tan öğrendiğimize göre, Yunan halkları banyodan alınan kazıntıların cerehati tedavi etmek için daha iyi olduğuna, spor salonundan alınanların ise iltihapla savaşmak için daha uygun olduğuna inanılırmış.
M.Ö. 6. yüzyıla gelindiğinde zeytinyağı üretimi Akdeniz havzasında; Trablusgarp, Tunus ve Sicilya’da, oradan da İtalya’nın kuzeyine doğru yayılmaya başlar.
O zamanların en büyük heykeltıraşlarından biri olarak gösterilen Phidias (M.Ö. 490-428), Yunan yarımadasının en yüksek dağı olan Olimpos Dağı’nda, antik dünyanın yedi harikasından biri sayılan, altın ve fildişinden yapılmış on üç metre yüksekliğinde, başında zeytin çelenkleri bulunan bir Zeus heykeli yapar. Fildişinden yapılan bu heykel, Olympos’un nemli havasında bozulmaması için devamlı zeytinyağı ile ovulur. Heykelin parlaması ve zeytinyağının ortama verdiği koku tapınağa gelen cemaatte ruhani bir duygu oluşturuyor olsa gerek. Aynı çağda yaşamış olan bir başka heykeltıraş Callimachus, Atina’daki Athena tapınağında bulunan Athena heykelinin aydınlatılması için altından bir lamba yapar. Lamba yılda bir kez zeytinyağı ile doldurulurmuş.
İyonlular M.Ö 1200 yılarında Yunanistan’a akınlar düzenleyen göçmen Dorların önünden kaçarak adalar üzerinden Batı Anadolu’ya göç edip şehir devletler kuran halklardı. M.Ö. 600 lerde o zamanların "Klazomenai" isimli Batı Anadolu kıyı kentinde yaşayan İyon halkları Antik bir zeytinyağı işliği inşa ederler. Klazomenai antik kenti ile ilgili buluntular, Türkiye'nin batı kıyısında, günümüzde İzmir'e (eski çağda Smyrna) bağlı Urla ilçesi'nin, Karantina Adası'nı da içine alan İskele mahallesinde ve civarında açığa çıkarıldı. İşleğin özelliği zeytinyağının o dönemde hiçbir işlikte uygulanmayan yeni bir teknolojiyle üretiliyor olmasıydı. Klazomenaililer, toplanmış zeytinleri kırmak için aynı mil etrafında dönen taş silindirleri ilk kullanan halklardı, zeytinyağı üretiminde kapasiteyi artırmak için ilk kez büyük bir pres ve bucurgat (çıkrık), yani bu presi kaldırmaya yarayan alet kullanan da onlardı. Zeytinyağı ayrıştırma işleminde birleşik kaplar esasına göre çalışan üç gözlü bir düzenek geliştirerek, kesintisiz üretimi ilk kez onlar gerçekleştirdi. Deniz aşırı ülkelerde yapılan arkeolojik çalışmalarda, Klazomenaililer'in, zeytinyağı sevkiyatında kullanmak için özel olarak ürettiği amphora'lardan çok sayıda bulunması, Klazomenai’nin o zamanlardaki Akdeniz’in önemli zeytinyağı üretim merkezlerinden biri olduğunun kanıtı sayılmaktadır. Bu bulgular tarihin akışı içinde zeytinden yağ elde edilmesinde, İyonya’nın (Anadolu’da bugünkü İzmir ve Aydın illerinin sahillerine verilen ad) hiç değilse teknolojik açıdan önemli katkılarının olduğunu göstermektedir.
Kadınların nadide etera'dan (parfüm şişeleri) damla damla akıtarak, yılda 1.5 litre zeytinyağını vücutlarına ve yüzlerine sürdüğü düşünülmektedir. Korinth üretimi aryballos ve alabastronlar içinde pazarlanan Yunan parfümü, bütün Akdeniz, Ege, Kara Deniz halkları tarafından bilinen bir ürün haline gelecektir.
Erkeklerin yıllık tüketimi ise spor, masaj ve cilt sağlığı için 5 litrenin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Uzun yolculuklara çıkacak olan yolcular, ayakları yara olmasın diye zeytinyağı sürerlerdi. Nüfusun zamanla artmasına paralel olarak zeytinyağına olan talepte artmaya başlar.
O dönemlerin Atina’sında, her evde kandillerde yakıt olarak ya da dinsel ayinlerde (cenaze) kullanılmak üzere, yılda yaklaşık olarak 90-110 litre zeytinyağı kullanıldığı tahmin ediliyor.
M.Ö. 400 yıllarında, Kuzey Yunanistan’da zeytinyağı işleme tesislerinin verimliliği, mil etrafında dönen silindir kırma teknesinin kullanılması ile artmaya başlar. Makedonyalı üst sınıflara ait büyük malikânelerinin ortaya çıkışı, o dönemlerde nüfusunun artmasıyla öne çıkan İskenderiye ve Antakya gibi büyük kentlerin varlığı zeytinyağına olan ihtiyacı arttırır, buna paralel olarak talebi karşılayabilmek için verimliliği artıran yöntemler yaygınlaşmaya başlar.
M.Ö. 300’lü yıllarda Yunan etkisinin doruğa ulaştığı Helenistik dönemin yükselen şehirlerindeki varlıklı yurttaşlarının gıda, vücut bakımı ve evlerinin aydınlatılmasında tüketilen zeytinyağı miktarı, yaklaşık olarak zengin bir Atinalı ailenin ihtiyaç duyduğu miktara -yaklaşık yılda iki yüz kiloya- ulaşır. Atinalılar yılda kişi başına 25-30 litre yemeklik yağ kullanıyorlardı. Tarihte ilk yemek kitapları arasında sayılan -bir şölen sofrasında iki kişi arasında günlerce süren sohbetlerden oluşan- Deipnosophistai (M.Ö. 200) adlı kitabın Yunanlı yazarı gastronom Athenaios’un verdiği yemek tarifleri arasında zeytinyağlı sarma da yer alır.
Derleyen: Uğur Saraçoğlu, Hekim, Zeytin ve Zeytinyağı Üreticisi (ugisaracoglu@yahoo.com.tr)
Kaynakça:
1. Antik Çağda Batı Anadolu’da Zeytin ve Zeytincilik; Gülhan Mumkaya, Yüksek Lisans Tezi, Tez Danışmanı: Prof. Dr. Özdemir Koçak, Konya, 2012.
2. Zeytinin Akdeniz’deki Yolculuğu; Konferans Bildirileri, Dr. Alp Yücel Kaya, Ertekin Akpınar, 2016.
3. Dünya Zeytin Ansiklopedisi; Uluslararası Zeytin Konseyi; Fausso Luchetti, 1997.
4. Zeytinyağı Üretim Tekniklerinin Tarihsel Gelişimi ve Birbirleriyle Karşılaştırılması, Taner Gülal, Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, 2015.
5. https://www.arteworld.it/apoxyomenos/.
6. https://www.arkeolojisanat.com/shop/blog/izmir-muzesinde-strigilis-ziyarete-acildi_3_1297469.html.
7. Pharmaceutical Purpose of the Strigilis in Antiquity Data and Evidence, Danış Baykan, CollAn IX, Yıl 2010, Sayı: 9, 141 - 152, 01.06.2010.
8. https://ancientandmodernolympics.wordpress.com/2012/03/30/why-did-ancient-athletes-cover-themselves-in-oil/.
9. Antik Yunan Dünyasında Parfüm ve Parfüm Kapları; Doç. Dr. Cenker Atila, Antik Çağ'dan Günümüze Parfüm, Myrina Yayınları, 2021.
Kendilerinden önce Deniz Kavimleri göcü ile yıkılan Myken Uygarlığının ardılları olan Yunanlılar için -vücut bakımı ve parfüm imalatında kullandıkları- zeytinyağı dışarıdan en fazla ithal edilen mallardan biridir. Zeytinyağı o devirlerin Suriye ve Filistin (Levant bölgesi) için ihraç malı, Mısır, Yunanistan ve sonrasında Roma pazarları için de değerli bir ithal malıdır.
Klasik Yunan Atina’sı kamu yaşamında en çok zeytinyağı tüketilen mekan olasılıkla spor etkinliklerinin yapıldığı içinde oturma yerleri, teraslar ve hamamların olduğu, çevresinde sundurmalı avlular bulunan büyük "gimnazyum" adı verilen binalardı. Gimnazyumlar ancak egemen üst sınıf aile erkeklerinin girebildiği, elit genç erkek çocuklarını geleceğin liderlerine dönüştürmek için gereken eğitimlerin verildiği yerlerdi.
Öyle anlaşılıyor ki, yüzyıllar boyu kaliteli zeytinyağının ticareti, dört yılda bir tanrıça Athena onuruna onun doğum gününde gerçekleştirilen Pan-Atina (Panathinakos, her şey Atina için) oyunlarının galiplerinin elindeydi. Dört yılda bir yapılan bu oyunlar, olimpiyatlardan sonraki her üçüncü yılda 25-29 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirildi. Pan-Atina oyunlarında, çeşitli atletizm yarışmalarında galiplere, ödül olarak her biri yaklaşık kırk litre kapasiteye sahip, özel şekilli ve süslemeli “Pan-Atina amforaları” verilirdi. Antik bir testi olan bu amforanın üzerinde, bir tarafında Athena’nın diğer tarafında sporcunun yarıştığı spor dalı resmedilir, içinde zeytinyağı bulunurdu. Athena’nın yaş gününde yapılan yarışmalarda zeytin çelengi takmış bakireler yürüyüş yaparlardı.
Afrika’daki Kirene ve Batı’daki Marsilya’ya kadar Akdeniz dünyasının farklı alanlarında arkeolojik kazılarda bulunan Pan-Atina amforaları, çok miktarda zeytinyağının başta Levant bölgesi olmak üzere diğer coğrafyalardan Yunan Yarımadası ve daha batı Akdeniz'e gönderildiğinin göstergesidir. Arkeologların yazı bilimsel kanıtlara dayalı değişik tahminlerine göre, oyunlarda galiplere ödül olarak verilen zeytinyağının toplam miktarı kırkı iki ila yetmiş iki tonu bulurdu.
İlk kez M.Ö. 776 yılında dönemin Olimpia bölgesinde gerçekleştirilen baş tanrı Zeus adına düzenlenen şenliklerde ise kutsal zeytin ağacından yapılma çelenkler Zeus tapınağındaki fildişi ve altından yapılma bir masanın üzerinde hazır bekletilirdi. Zeus Tapınağı’nın arka bahçesinde yetişen, sözde Herkül tarafından dikildiğine inanılan ve bu nedenle kutsal kabul edilen yabani zeytin ağaçlardan kesilmiş dallardan yapılan bu taçlar kazanan sporcuların başına takılırıdı. Atletler vücutlarını müsabaka öncesi zeytinyağı ile ovarlardı. Bu alışkanlığın nedeni ile ilgili birden fazla görüş ileri sürülmüştür; yarışma boyunca güneş ışınlarından korunmak, kaslarını esnetmek ve ısıtmak, ter ile oluşan su ve elektrolit kaybını azaltmak, parlak bir görüntü oluşturarak estetik açıdan daha hoş görünmek. Sporcunun bedenini yağlaması kültürü günümüz Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde hala yaşıyor, kültürün geçmişi ise Mısır ve Asur Medeniyetleri kadar eskidir.
Müsabaka sonrasında ciltlerinde biriken ter, yağ ve toprağı strigilis (latince kazıyıcı, bronzdan yapılma L şeklinde bir tür antik hamam kaşağısı) ile sıyırılarak temizlerlerdi. En erken M.Ö 6. yüzyılın 2. yarısına tarihlendirilen vazo resimleri üzerinde gördüğümüz strigilislerin sadece atletler tarafından değil o zamanların askerleri, hekimleri, eczacıları, kadın ve çocukları tarafından da kullanıldığı anlaşılmıştır. Bu kültürün en ünlü tasviri Büyük İskender’in heykeltıraşı, maden dökümcüsü Lysippus (M.Ö. 400 yılları) tarafından yapılmış bronzdan yapılma orjinali kayıp “Apoxyomenos - Kendini Temizleyen” isimli heykelidir. Yunan sanatında ilk tam yuvarlak heykel olması nedeniyle devrim niteliğinde bir eser olarak nitelendirilmektedir. Antik Romalı yazar Yaşlı Plinius'tan öğrendiğimize göre egzersizden sonra vücuttan kazınan ter ve yağdan oluşan merhemimsi artık karışım "gloios" olarak adlandırılır, hastalıkların tedavisine iyi geldiğine inanıldığı için hatırı sayılır bir bedele satılırmış. Yunanlıların sadece atletizm yarışmalarından sonra değil, banyodan sonra da vücutlarına içeriğinde zeytinyağının da bulunduğu kokulu yağlardan sürme alışkanlıkları olduğu biliniyor. Gene Plinus'tan öğrendiğimize göre, Yunan halkları banyodan alınan kazıntıların cerehati tedavi etmek için daha iyi olduğuna, spor salonundan alınanların ise iltihapla savaşmak için daha uygun olduğuna inanılırmış.
M.Ö. 6. yüzyıla gelindiğinde zeytinyağı üretimi Akdeniz havzasında; Trablusgarp, Tunus ve Sicilya’da, oradan da İtalya’nın kuzeyine doğru yayılmaya başlar.
O zamanların en büyük heykeltıraşlarından biri olarak gösterilen Phidias (M.Ö. 490-428), Yunan yarımadasının en yüksek dağı olan Olimpos Dağı’nda, antik dünyanın yedi harikasından biri sayılan, altın ve fildişinden yapılmış on üç metre yüksekliğinde, başında zeytin çelenkleri bulunan bir Zeus heykeli yapar. Fildişinden yapılan bu heykel, Olympos’un nemli havasında bozulmaması için devamlı zeytinyağı ile ovulur. Heykelin parlaması ve zeytinyağının ortama verdiği koku tapınağa gelen cemaatte ruhani bir duygu oluşturuyor olsa gerek. Aynı çağda yaşamış olan bir başka heykeltıraş Callimachus, Atina’daki Athena tapınağında bulunan Athena heykelinin aydınlatılması için altından bir lamba yapar. Lamba yılda bir kez zeytinyağı ile doldurulurmuş.
İyonlular M.Ö 1200 yılarında Yunanistan’a akınlar düzenleyen göçmen Dorların önünden kaçarak adalar üzerinden Batı Anadolu’ya göç edip şehir devletler kuran halklardı. M.Ö. 600 lerde o zamanların "Klazomenai" isimli Batı Anadolu kıyı kentinde yaşayan İyon halkları Antik bir zeytinyağı işliği inşa ederler. Klazomenai antik kenti ile ilgili buluntular, Türkiye'nin batı kıyısında, günümüzde İzmir'e (eski çağda Smyrna) bağlı Urla ilçesi'nin, Karantina Adası'nı da içine alan İskele mahallesinde ve civarında açığa çıkarıldı. İşleğin özelliği zeytinyağının o dönemde hiçbir işlikte uygulanmayan yeni bir teknolojiyle üretiliyor olmasıydı. Klazomenaililer, toplanmış zeytinleri kırmak için aynı mil etrafında dönen taş silindirleri ilk kullanan halklardı, zeytinyağı üretiminde kapasiteyi artırmak için ilk kez büyük bir pres ve bucurgat (çıkrık), yani bu presi kaldırmaya yarayan alet kullanan da onlardı. Zeytinyağı ayrıştırma işleminde birleşik kaplar esasına göre çalışan üç gözlü bir düzenek geliştirerek, kesintisiz üretimi ilk kez onlar gerçekleştirdi. Deniz aşırı ülkelerde yapılan arkeolojik çalışmalarda, Klazomenaililer'in, zeytinyağı sevkiyatında kullanmak için özel olarak ürettiği amphora'lardan çok sayıda bulunması, Klazomenai’nin o zamanlardaki Akdeniz’in önemli zeytinyağı üretim merkezlerinden biri olduğunun kanıtı sayılmaktadır. Bu bulgular tarihin akışı içinde zeytinden yağ elde edilmesinde, İyonya’nın (Anadolu’da bugünkü İzmir ve Aydın illerinin sahillerine verilen ad) hiç değilse teknolojik açıdan önemli katkılarının olduğunu göstermektedir.
Kadınların nadide etera'dan (parfüm şişeleri) damla damla akıtarak, yılda 1.5 litre zeytinyağını vücutlarına ve yüzlerine sürdüğü düşünülmektedir. Korinth üretimi aryballos ve alabastronlar içinde pazarlanan Yunan parfümü, bütün Akdeniz, Ege, Kara Deniz halkları tarafından bilinen bir ürün haline gelecektir.
Erkeklerin yıllık tüketimi ise spor, masaj ve cilt sağlığı için 5 litrenin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Uzun yolculuklara çıkacak olan yolcular, ayakları yara olmasın diye zeytinyağı sürerlerdi. Nüfusun zamanla artmasına paralel olarak zeytinyağına olan talepte artmaya başlar.
O dönemlerin Atina’sında, her evde kandillerde yakıt olarak ya da dinsel ayinlerde (cenaze) kullanılmak üzere, yılda yaklaşık olarak 90-110 litre zeytinyağı kullanıldığı tahmin ediliyor.
M.Ö. 400 yıllarında, Kuzey Yunanistan’da zeytinyağı işleme tesislerinin verimliliği, mil etrafında dönen silindir kırma teknesinin kullanılması ile artmaya başlar. Makedonyalı üst sınıflara ait büyük malikânelerinin ortaya çıkışı, o dönemlerde nüfusunun artmasıyla öne çıkan İskenderiye ve Antakya gibi büyük kentlerin varlığı zeytinyağına olan ihtiyacı arttırır, buna paralel olarak talebi karşılayabilmek için verimliliği artıran yöntemler yaygınlaşmaya başlar.
M.Ö. 300’lü yıllarda Yunan etkisinin doruğa ulaştığı Helenistik dönemin yükselen şehirlerindeki varlıklı yurttaşlarının gıda, vücut bakımı ve evlerinin aydınlatılmasında tüketilen zeytinyağı miktarı, yaklaşık olarak zengin bir Atinalı ailenin ihtiyaç duyduğu miktara -yaklaşık yılda iki yüz kiloya- ulaşır. Atinalılar yılda kişi başına 25-30 litre yemeklik yağ kullanıyorlardı. Tarihte ilk yemek kitapları arasında sayılan -bir şölen sofrasında iki kişi arasında günlerce süren sohbetlerden oluşan- Deipnosophistai (M.Ö. 200) adlı kitabın Yunanlı yazarı gastronom Athenaios’un verdiği yemek tarifleri arasında zeytinyağlı sarma da yer alır.
Derleyen: Uğur Saraçoğlu, Hekim, Zeytin ve Zeytinyağı Üreticisi (ugisaracoglu@yahoo.com.tr)
Kaynakça:
1. Antik Çağda Batı Anadolu’da Zeytin ve Zeytincilik; Gülhan Mumkaya, Yüksek Lisans Tezi, Tez Danışmanı: Prof. Dr. Özdemir Koçak, Konya, 2012.
2. Zeytinin Akdeniz’deki Yolculuğu; Konferans Bildirileri, Dr. Alp Yücel Kaya, Ertekin Akpınar, 2016.
3. Dünya Zeytin Ansiklopedisi; Uluslararası Zeytin Konseyi; Fausso Luchetti, 1997.
4. Zeytinyağı Üretim Tekniklerinin Tarihsel Gelişimi ve Birbirleriyle Karşılaştırılması, Taner Gülal, Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, 2015.
5. https://www.arteworld.it/apoxyomenos/.
6. https://www.arkeolojisanat.com/shop/blog/izmir-muzesinde-strigilis-ziyarete-acildi_3_1297469.html.
7. Pharmaceutical Purpose of the Strigilis in Antiquity Data and Evidence, Danış Baykan, CollAn IX, Yıl 2010, Sayı: 9, 141 - 152, 01.06.2010.
8. https://ancientandmodernolympics.wordpress.com/2012/03/30/why-did-ancient-athletes-cover-themselves-in-oil/.
9. Antik Yunan Dünyasında Parfüm ve Parfüm Kapları; Doç. Dr. Cenker Atila, Antik Çağ'dan Günümüze Parfüm, Myrina Yayınları, 2021.
10. https://ancientanatomies.wordpress.com/2017/11/21/gloios-grime-sweat-and-olive-oil/.
11. Karadoğan, Umut C., Geçmişten Geleceğe Kırkpınar Yağlı Güreşleri, Berikan Yay., Ankara, 2020.