Zeytinyağı Kültürü Geçmişi VII - Antik Helen ve İyon Uygarlığı I
16-04-2025
11:48

Fotoğraf; Thales heykeli, Heykeltıraş Louis St. Gaudens'in Washington DC'deki Union Station'ın ön cephesinin üzerinde duran altı alegorik heykelinden birinden ayrıntı, kaynak.
İnsanlık geçmişinde; bilgiyi, başka hiçbir çıkar gözetmeksizin, yalnız bilmek için elde etmek isteyen manevi çabanın, İyonya topraklarından doğduğu görüşü yaygındır. O dönemlerde Antik Yunan’ın Anadolu tarafındaki Ege bölgesi halkları İyonya'lı olarak isimlendirilirdi. Milet’te felsefe okulunu kuran, ebeveynleri zengin Fenikeli aristokratlar olan Thales ve onun öğrencileri çevrelerinde olup bitenleri ve doğa olaylarını kavramak, içinde yaşadıkları toplumda sorulan sorulara cevaplar bulmak için, mitlere dayanan doğaüstü inançsal açıklamalara değil deneysel ve gözlemsel kavramlara yönelirler. Böylelikle kendilerinden sonra gelen Sokrates, Platon ve Aristotales gibi felsefecilere öncülük ederler. Matematikçi, yedi bilgelerden biri, felsefenin kurucusu olarak tanınan Milet’li Thales’in astronomi bilgisi ötesinde bir özelliği de, zeytin hasadı ile elde edilecek olan mahsulü etkileyen hava koşullarını önceden tahmin edebilmesiydi. 585 yılı 28 Mayıs günü gerçekleşen güneş tutulmasını bir yıl önceden haber vermişti. Thales’in Milet, Sakız (Chios) adasında ve Ege kıyılarındaki zeytinlikleri ve sıkım işlekleri kiralayarak, “var yılı/yok yılı” hesabıyla ticaret yaptığı biliniyor. Bir sonraki zeytin hasadı miktarını önceden tahmin ederek, herkesten önce, zeytinyağı işletmeleri ile en düşük ücrete kiralama anlaşması yapar. Ürün bol olunca, bu kez kendisi anlaşma yaptığı işlekleri istediği ücretten başkalarına kiralar. Kendisi belki de tarihteki ilk tüccar felsefecidir.
Aristoteles Politika adlı eserinde, filozofların maddi kazanç peşinde koşmadığını, ancak isterlerse zengin olabileceklerini göstermek için yukarıdaki hikayeyi anlatır.
Elektriğin varlığı antik çağlardan beri biliniyor da olsa, bilimsel temelde olguyu ilk inceleyen kişi Thales'tir. Kehribar (Yunanca: elektron) çubuğunu hayvan tüyüne sürterek küçük nesneleri çekebildiğini farkeder. Bu gözlem statik elektrik ile ilgili bilinen en eski gözlemdir.
Kadim çağlarda Yunan yarımadasında zeytinyağı üretim sistemlerini açıklığa kavuşturacak arkeolojik kanıtlar yetersizdir. O dönemde, Atina ve çevresinde zeytinyağı üretimine dair bulgu yok denecek kadar azdır. Homeros’un Odysseia isimli eserinde zeytinyağı ve zeytin bahsi geçen bölümlerin de sonradan eklendiği düşünülmektedir. Kültür tarihçisi Victor Hehn, zeytinyağı ile ilgili bölümlerin Homeros’un yazdığına inanılan kitablara daha sonraki yüzyıllarda eklenmiş olabileceğini, o yıllarda Yunanistan anakarasında zeytinyağı olmadığını belirtiyor. Klasik Yunan edebiyatından -zeytinyağı tüketimine ilişkin kanıtlar olmakla birlikte- zeytinyağı üretimi ve pazarlaması konusunda pek az bilgi edinilebilmektedir. Bu gerçeğin olasılıkla birden fazla nedeni olsa gerek; Atina ve çevresindeki halkların zeytinyağını geriye hiç iz bırakmayan ilkel araçlarla elde etmiş olmaları, Girit’le kıyaslandığında Atina’daki zeytin ağaçlarının daha az sayıda ve verimli olması, zeytinden yağı ayrıştırmak için Girit’te ulaşılan teknolojik uygulamaları o devirlerde kullanmamaları ya da bu uygulamaları henüz bilmiyor olmaları.
M.Ö. 1300 yıllarında Uluburun’da batan bir ticaret gemisindeki bulgular, geminin Doğu Akdeniz dolaylarından (Levant bölgesi) batıda Ege’ye doğru ilerlediğini gösterdi. Arkeologlar geminin, olasılıkla Ugarit’ten Miken Sarayı’na yük taşıdığı görüşündeler, batıkta arkeolojik açıdan iki ayrı tipte yağ kandili bulundu, birisi Kıbrıs üretimi diğeri Suriye-Filistin üretimi. Batıktaki amphoraların içindeki zeytin, olasılıkla lüks mallar sınıfına girmekteydi. Gemide taşıdığı hazır ürünlerin yanı sıra yaklaşık 150 Kıbrıs kabı, yağ kandili ve küp bulunuyordu. O çağlarda, Akdeniz medeniyetleri ile Mezopotamya medeniyetleri arasında köprü işlevi gören, liman ve kolonileri ile ünlü Fenikelilerin ticareti ile meşgul oldukları malların başında zeytinyağı geliyordu.
Bugün bizlerin "Antik Yunan Medeniyeti" adını verdiğimiz uygarlığın kökenleri Mısır, Kıbrıs, Girit ile Levant Bölgesi halkları olan Fenikeliler ve Anadolu'nun Ege bölgesi halkları ile bağlantııdır. Bu gerçek arkeolojik ve etimolojik bulgular ile de gösterilmiştir. Coğrafyadaki öncülleri olan Myken Medeniyeti'nden büyük bir kültürel miras devralmışlar, bu mirası değerlendirmede çok başarılı olmuşlardır.
İnsanlık geçmişinde; bilgiyi, başka hiçbir çıkar gözetmeksizin, yalnız bilmek için elde etmek isteyen manevi çabanın, İyonya topraklarından doğduğu görüşü yaygındır. O dönemlerde Antik Yunan’ın Anadolu tarafındaki Ege bölgesi halkları İyonya'lı olarak isimlendirilirdi. Milet’te felsefe okulunu kuran, ebeveynleri zengin Fenikeli aristokratlar olan Thales ve onun öğrencileri çevrelerinde olup bitenleri ve doğa olaylarını kavramak, içinde yaşadıkları toplumda sorulan sorulara cevaplar bulmak için, mitlere dayanan doğaüstü inançsal açıklamalara değil deneysel ve gözlemsel kavramlara yönelirler. Böylelikle kendilerinden sonra gelen Sokrates, Platon ve Aristotales gibi felsefecilere öncülük ederler. Matematikçi, yedi bilgelerden biri, felsefenin kurucusu olarak tanınan Milet’li Thales’in astronomi bilgisi ötesinde bir özelliği de, zeytin hasadı ile elde edilecek olan mahsulü etkileyen hava koşullarını önceden tahmin edebilmesiydi. 585 yılı 28 Mayıs günü gerçekleşen güneş tutulmasını bir yıl önceden haber vermişti. Thales’in Milet, Sakız (Chios) adasında ve Ege kıyılarındaki zeytinlikleri ve sıkım işlekleri kiralayarak, “var yılı/yok yılı” hesabıyla ticaret yaptığı biliniyor. Bir sonraki zeytin hasadı miktarını önceden tahmin ederek, herkesten önce, zeytinyağı işletmeleri ile en düşük ücrete kiralama anlaşması yapar. Ürün bol olunca, bu kez kendisi anlaşma yaptığı işlekleri istediği ücretten başkalarına kiralar. Kendisi belki de tarihteki ilk tüccar felsefecidir.
Aristoteles Politika adlı eserinde, filozofların maddi kazanç peşinde koşmadığını, ancak isterlerse zengin olabileceklerini göstermek için yukarıdaki hikayeyi anlatır.
Elektriğin varlığı antik çağlardan beri biliniyor da olsa, bilimsel temelde olguyu ilk inceleyen kişi Thales'tir. Kehribar (Yunanca: elektron) çubuğunu hayvan tüyüne sürterek küçük nesneleri çekebildiğini farkeder. Bu gözlem statik elektrik ile ilgili bilinen en eski gözlemdir.
Kadim çağlarda Yunan yarımadasında zeytinyağı üretim sistemlerini açıklığa kavuşturacak arkeolojik kanıtlar yetersizdir. O dönemde, Atina ve çevresinde zeytinyağı üretimine dair bulgu yok denecek kadar azdır. Homeros’un Odysseia isimli eserinde zeytinyağı ve zeytin bahsi geçen bölümlerin de sonradan eklendiği düşünülmektedir. Kültür tarihçisi Victor Hehn, zeytinyağı ile ilgili bölümlerin Homeros’un yazdığına inanılan kitablara daha sonraki yüzyıllarda eklenmiş olabileceğini, o yıllarda Yunanistan anakarasında zeytinyağı olmadığını belirtiyor. Klasik Yunan edebiyatından -zeytinyağı tüketimine ilişkin kanıtlar olmakla birlikte- zeytinyağı üretimi ve pazarlaması konusunda pek az bilgi edinilebilmektedir. Bu gerçeğin olasılıkla birden fazla nedeni olsa gerek; Atina ve çevresindeki halkların zeytinyağını geriye hiç iz bırakmayan ilkel araçlarla elde etmiş olmaları, Girit’le kıyaslandığında Atina’daki zeytin ağaçlarının daha az sayıda ve verimli olması, zeytinden yağı ayrıştırmak için Girit’te ulaşılan teknolojik uygulamaları o devirlerde kullanmamaları ya da bu uygulamaları henüz bilmiyor olmaları.
M.Ö. 1300 yıllarında Uluburun’da batan bir ticaret gemisindeki bulgular, geminin Doğu Akdeniz dolaylarından (Levant bölgesi) batıda Ege’ye doğru ilerlediğini gösterdi. Arkeologlar geminin, olasılıkla Ugarit’ten Miken Sarayı’na yük taşıdığı görüşündeler, batıkta arkeolojik açıdan iki ayrı tipte yağ kandili bulundu, birisi Kıbrıs üretimi diğeri Suriye-Filistin üretimi. Batıktaki amphoraların içindeki zeytin, olasılıkla lüks mallar sınıfına girmekteydi. Gemide taşıdığı hazır ürünlerin yanı sıra yaklaşık 150 Kıbrıs kabı, yağ kandili ve küp bulunuyordu. O çağlarda, Akdeniz medeniyetleri ile Mezopotamya medeniyetleri arasında köprü işlevi gören, liman ve kolonileri ile ünlü Fenikelilerin ticareti ile meşgul oldukları malların başında zeytinyağı geliyordu.
Bugün bizlerin "Antik Yunan Medeniyeti" adını verdiğimiz uygarlığın kökenleri Mısır, Kıbrıs, Girit ile Levant Bölgesi halkları olan Fenikeliler ve Anadolu'nun Ege bölgesi halkları ile bağlantııdır. Bu gerçek arkeolojik ve etimolojik bulgular ile de gösterilmiştir. Coğrafyadaki öncülleri olan Myken Medeniyeti'nden büyük bir kültürel miras devralmışlar, bu mirası değerlendirmede çok başarılı olmuşlardır.
Homeros’un Batı medeniyetindeki tartışmasız ağırlığından ötürü zeytinyağı kültürünün merkezine sürekli olarak Klasik Yunan yerleştirilir, oysa arkeolojik kanıtlar bu inancı desteklememektedir. Mezopotamya, Anadolu, Mısır ve Ege uygarlıkları ile karşılaştırıldığında Yunanlılar çok geç bir dönemde (M.Ö. 1050) tarih sahnesine çıkmışlardır, bununla birlikte kendi dönemlerine ulaşmış zeytin tarımı ve kültürü birikimini devralıp geliştirmişlerdir. İlk Çağın sonlarına (M.Ö. 500 yılları) doğru yükselen Yunan medeniyetinin, sadece Ege’nin karşı kıyısını değil, batı Anadolu coğrafyasını da kapsadığı unutulur. Yunan yarımadasında zeytin yetiştiriciliği ve zeytinyağı üretiminin Ege adalarından ve Anadolu’nun Ege Denizi kıyılarındaki yerleşimlerden çok daha sonra yaygınlaşıp çoğaldığı konusunda fikir birliği mevcuttur. Yunan anakarasındaki halklar, M.Ö. 1050 yıllarında Deniz Kavimleri göçü ile gelen göçmenlerle karışmıştır. Yıkılan Miken kentlerine yerleşip coğrafyanın yerel halkları ile kaynaşan bu göçmenler Miken uygarlığının kültürünü daha da ileri bir seviyeye taşımışlardır.
Yunan şehirleri M.Ö. 8. yüzyılda ticaretlerini ve denizaşırı kolonileşmelerini genişletirler, bu aksiyon Yunanlı'ların Fenikeliler, Asur ve neo-Hitit kültürü ile temasını yoğunlaştırır. Süreç yaklaşık M.Ö. 720-625 yılları arasında gerçekleşecektir, bu dönemde Yakın Doğu kültürlerinin Yunanistan üzerindeki etkisine "Oryantalizasyon" adı da verilir.
Zeytinyağı üretiminin zamanla artarak o devrin Yunan Yarımadası ekonomik hayatında önemli bir ticari ürün olmaya başlaması M.Ö. 600’lü yılları bulacaktır. M.Ö. 600 yıllarında Atinalı devlet adamı Solon zeytinyağı dışındaki tüm tarım ürünlerinin ihracatını yasaklatır. Atina zeytinyağını ihraç ederek karşılığında ihtiyacı olan hububatı alır. Bu bilgi Atina’da zeytin ağaçlarının ticari değer açısından da ne kadar önemli olduğunun göstergesi olarak kabul ediliyor.
Derleyen: Uğur Saraçoğlu, Hekim, Zeytin ve Zeytinyağı Üreticisi (ugisaracoglu@yahoo.com.tr)
Kaynakça:
1. Antik Çağda Batı Anadolu’da Zeytin ve Zeytincilik; Gülhan Mumkaya, Yüksek Lisans Tezi, Tez Danışmanı: Prof. Dr. Özdemir Koçak, Konya, 2012.
2. Zeytinin Akdeniz’deki Yolculuğu; Konferans Bildirileri, Dr. Alp Yücel Kaya, Ertekin Akpınar, 2016.
3. Dünya Zeytin Ansiklopedisi; Uluslararası Zeytin Konseyi; Fausso Luchetti, 1997.
4. Zeytinyağı Üretim Tekniklerinin Tarihsel Gelişimi ve Birbirleriyle Karşılaştırılması, Taner Gülal, Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, 2015.
5. Kara Atena, Martin Bernal, Çev. Özcan Buze, İstanbul: Kaynak Yayınları, 1998.
6. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2453887.
11. Antik Atina'da Demokrasinin Gelişimi, Soloncu Pasif Devrimden Peisistratos'un Tiranlığına, Yrd. Doç Dr. Mehmet Yetiş, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 54, Sayı 2, 1999.