Zeytinyağı Kültürü Geçmişi IV - Eski Çağ Ticaret Emtiası

16-04-2025 10:36
Zeytinyağı Kültürü Geçmişi IV - Eski Çağ Ticaret Emtiası
Fotoğraf; Gümüş Fenike sikkesi, boyutu yaklaşık 2,5 cm, ağırlığı yaklaşık 15 gr, dalgaların üstünde pruvasında kükreyen aslan başı bulunan kadırga, kadırgada kalkan ve miğferli askerler (hoplit) var, dalgalı denizin altında efsanevi kanatlı denizatı, deniz atının hemen altında salyangoz kabuğu (mor rengin elde edildiği etçil murex veya muricidae deniz salyangozu) betimlemesi mevcut.

Fenike yapımı altın ve gümüş sikkeler Akdeniz kıyılarında sık bulunan arkeolojik objelerdendir. Bu sikkeler "Akdenizin Efendileri" ya da "Mor rengin vatanı insanları" olarak da anılan Fenikelilerin geniş ticaret ağının kanıtı olarak kabul edilmektedir. O dönemde mor renk güç, prestij ve varsıllığın sembolüydü. Yaklaşık 10.000 murexten ancak 1 gram mor boya üretilebiyor ve bu yalnızca bir giysinin eteğini koyu bir renge boyayabiliyordu, bundan dolayı aynı ağırlıkta altından daha değerliydi, Fenike tekstil ticaretinin göstergesiydi. Tarihsel olarak özellikle Roma ve Bizans döneminde ipek ve mor boya son derece pahalıydı, uzak doğudan gelen ithal ipek bu nadir morla boyandığında hükümdarlara yakışır bir gösteriş ortaya çıkıyordu, morun tonu saray hiyerarşisindeki yerinizi gösteriyordu. Bizans'ın mor boyaya olan erişimi İslam Medeniyeti egemenlik alanının genişlemesi ile azalacak, zamanla prestiji yok olacaktır.

Deniz atının kuyruğunun önünde Latin harflerinin kökeni Fenikelilerin 22 harfli tamamı ünsüz alfebesinden 2 arf mevcut.


Sikkenin henüz icat edilmediği kadim zamanlarda zeytinyağı üretimi emek isteyen, her coğrafyada bulunmayan ve Akdeniz halkları tarafından talep edilen değerli bir metaydı. Amforalarda ve toprak fıçılarda  uzun süre saklanıp depolanabiliyor, uzun mesafeler boyunca güvenle taşınabiliniyordu.
İyi muhafaza edilen zeytinyağında mikroorganizma üremez, içeriğinde doğal antimikrobiyal moleküller vardır, bundan dolayı kısa sürede bozulmayan bir tarım ürünü olması onu uygun bir değişim aracı haline getirmiş antik çağların pazar ekonomisinde kullanılan bir meta yapmıştır.
Sayısal olarak ölçülebiliyordu, mukayese edilebilen bir meta idi, o dönemler için az da olsa kabul edilmiş belli başlı kalite standartlarına sahipti. Tüm bu özellikleri zeytinyağını borçlanma sisteminde kullanılan kadim ticari bir araça dönüştürecekti.

Arkeolojik veriler, Anadolu’nun iç kesimlerindeki halkların zeytinyağı ihtiyacını, Verimli Hilal bölgelerinden sağladığını düşündürüyor. Kayseri bölgesi Kaniş harabelerinde bulunan kil tabletlerde, yerel bir tüccarın -Verimli Hilal’in güney doğu uzantısında yükselen en geniş ve en güçlü devlet olan- Asur Devleti’nin başkentine verdiği, birinci sınıf zeytinyağı siparişi ile ilgili bulgular bulunmuştur. O zamanların Asur Hükümdarlığı Anadolu'ya yönelen ticari girişimleri ile ekonomik açıdan güçlü bir pozisyona ulaşmıştı. M.Ö 2000 yıllarına ait olduğu düşünülen bu tabletlerin yazıldığı dönem Anadolu'sunda küçük köy toplulukları yerine yerel hükümdarların idaresindeki kentler yükselmeye başlar, bu kentler gelişen iş bölümü ve artan nüfuslarıyla önemli birer pazara dönüşür.

Tarihçiler yaklaşık 200 yıl süren bu döneme "Asur Ticaret Kolonileri Çağı" adını vermişlerdir. Zeytinyağı, Anadolu'nun zeytin tarımı yapılmayan iç bölgelerinde yükselen yeni yerleşimler dahil tüm yerleşimlerinde talep edilen bir üründür, öncelikle kozmetik ve aydınlatma için tüketilir. Verimli Hilal’den ihraç edilen malların başında kalay, dokuma, süs eşyaları ve içeriğinde zeytinyağının da bulunduğu düşünülen bazı kokulu merhemler bulunmaktadır.

Zeytin tarımı ile gelir elde eden yerli halkların Asurlu tüccarlar ile anlaşmalar yaptıkları, tüccarlara olan borçlarını ilk zeytin hasadında ödeyecekleri kil tablet kayıtlarından anlaşılmıştır. Bu ekonomik kültür neredeyse günümüze kadar davam etmiştir, köylü çiftciler şehirdeki tüccara hasad zamanı ödenecek şekilde borçlanırlar, borçlu olduklarına dair "senet" adı verilen dokümanları imzalayıp tüccara verirlerdi.

M.Ö. 1400 yıllarına ulaşıldığında, Verimli Hilal’in kuzey batı tarafında -günümüz Suriye'sindeki Lazkiye yakınlarında- Akdeniz antik kıyı liman şehri Ugarit’de ortaya çıkarılan tabletlerde, şarapçılığa kıyasla ikinci sırada da olsa zeytin yetiştiriciliğinin önemi olduğu anlaşılmıştır. Saraya ödenen vergilerde zeytinyağının kullanıldığını ve hatta sarayadaki belirli hizmetlerin karşılığı olarak zeytinyağı verildiğini gösteren belgeler vardır. Ek olarak Ugarit, Kıbrıs ve Mısır arasındaki zeytinyağı ticaretini belgeleyen arkeolojik bulgular mevcuttur.

Anavatanı Güney Anadolu’dan önce Akdeniz kıyılarına sonra adalarına ulaşan zeytin ağacı sayesinde Fenikeliler ve Giritliler M.Ö. 1000-1500 arasında ekonomik zenginliklerini zeytinyağı ihracatı ile oluşturmuşlardı.

Fenikelilerin dağlık alanlar ve deniz arasına sıkışmış coğrafi konumları tarım yapmaya çok uygun değildi, kentli nüfus artacak fakat bölgenin tarım üretimi nufüsü beslemeye yetişemeyecekdi. Bu koşullar onları zanaatkarlar açısından zengin, girişimci ve tüccar, denizci ve kentli bir topluma dönüştürecektir. Zanaatkarlıkları ile ünlenen kıyı şehirlerinin doğusundaki dağların hemen arkasındaki topraklar ise zeytin tarımının yüzyıllardır yapıldığı bir coğrafyadır. M.Ö. 9. yüzyılda İsrail’de Kla adıyla var olmuş bir köyde yapılan arkeolojik kazılarda, zeytinyağı üretimi için kayalardan oyulmuş taslar ve yağ depolamaya yarayan sarnıçlar ortaya çıkartıldı. Zeytinyağının geniş ölçekli endüstriyel üretimine en güzel örnek olan Filistin’deki Ekron kasabasında Demir Çağı’ndan (M.Ö. 1100 ve sonrası) kalan 100’e yakın zeytin hamurunu preslemek için kullanılan direkli baskı bulundu. Verimli Hilal’in güney batı tarafında, Akdeniz kıyısındaki yerleşim yeri Levant Bölgesi’nde bulunan bu şehir, Asurlular zamanında M.Ö. 700’lü yıllarda kurulmuştu. 300.000 m2’lik bir alana yayıldığı düşünülen antik kentin sadece %4’ü kazılabilmiş ve 115 zeytinyağı üretim düzeneği ortaya çıkarılmıştır. Üretimin günlük 500 ton olduğu tahmini yapılmıştır. M.Ö. 1000 yıllarına ulaşıldığında “Tyrian ya da Sur moru vatanı insanları” olarak tanımlanan şehirli zanaatkar Fenikeliler Akdeniz’de özellikle zeytinyağı ve şarap ticaretinde denizaşırı organize taşımacılık aktivitelerinin zirvesine ulaşacaklardır. Kentli yerleşik zanaatkarların ithal edilen altın, gümüş, fil dişi ve mücevherlerden ürettikleri değerli eşyalar ihraç edilecek kadar çoğalır. Üretilen bu ticari metaları Akdeniz kıyı şehirlerine satan tüccar ve denizci bir sınıf yükselir. Cebelitarık Boğazı’nın ötesine kadar yayılan denizcilik aktiviteleri aracılığıyla ulaştıkları yerlerde yerleşimler kurarlar, kültür taşımacılığı yaparlar. Yayılmacı egemen bir kolonileşme yerine, ulaştıkları coğrafyadaki yerel toplumlar ile Doğu arasında aracı rolünü tercih ederler. Tüccarlık aksiyonları ile Doğu ve Batı Akdeniz kültürlerinin (Mısır, Yunan, Anadolu kıyı ve Ege adaları) karma yapısının oluşmasında hatırı sayılır rol oynamışlardı. Taşımacılığını yaptıkları mallar arasında şarap ve zeytinyağının başı çektiği arkeolojik bulgular ile gösterilmiştir.

O devirlerde zeytinyağı zeytin tarımının çokca yapıldığı Suriye ve Filistin pazarları için ihraç, talebi karşılayacak kadar zeytin tarımı yapamayan Mısır ve Yunanistan içinse ithal malıdır. Homerosun eserlerinde Fenikelilerin aldatıcı, kurnaz ve paragöz olduklarına dair bir genellemeler bulunur. Bununla birlikte Ege Adalarına ve Yunan yarımadasına öncelikle zeytinyağını daha sonra da zeytin fidanlarını ulaştırarak zeytin tarımının Akdeniz'de yaygınlaşmasında rolleri olduğu tarihçilerin hemfikir olduğu bir olgudur.

Başlangıcı M.Ö 1600’lü yıllara giden bir geçmişi olan bu organizasyon, bir yandan zeytin tarımını ada ve Akdeniz kıyı halkları ile tanıştırmış diğer yandan yıllarca büyüyen Ege ve Akdeniz kıyı şehir devletlerinin zeytinyağı ihtiyacını karşılamıştır. Filistin bölgesi kıyılarında yükselen Fenike kentlerindeki bu tüccar sınıfı zeytinyağı ticaretinde M.Ö. 800’lü yıllara kadar lider konumlarını koruyacaklardır.

Sikkenin çoktan icat edildiği Roma İmparatorluğu devrinde bile vergiler ve kiralar için zeytinyağı para yerine sayılan bie meta olmaya devam etmiştir.

Taşınabilirlik ve standartlaştırma konusunda sikke kadar pratik olmayan zeytinyağı zamanla ödeme aracı işlevini kaybeder.

Günümüzde geçmişi hatırlatan bir uygulama hala yaşıyor; hasadını yapan üreticilerden bazıları zeytinini getirdiği yağhaneye sıkım ücreti vermez, sıkma bedeli olarak çıkan yağın bir kısmını yağhaneye bırakır.

Derleyen: Uğur Saraçoğlu, Hekim, Zeytin ve Zeytinyağı Üreticisi (ugisaracoglu@yahoo.com.tr)


Kaynakça:

1. Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nda Anadolu’da Yabancı Tüccarlar, Gamze İme, Doktora Öğrencisi, Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Ana Bilim Dalı, Uluslararası Eskiçağ Tarihi Araştırmaları Dergisi – International Journal of Ancient History, 2/2, Eylül - September 2020 Samsun.

2. Antikçağ'da Batı Anadolu'da Deviz Ticareti ve Limanlar, Doktora Tezi, Hüsniye  Esra Tufanoğlu, T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2017.

3. Erken Demir Çağı’ndan İtibaren (MÖ IX-VI. yüzyılda) Akdeniz’deki Fenike Kolonileşme Hareketleri, Refik Kaan Üçler, Arş. Gör., Kırklareli Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Kırklareli, Cedrus X (2022), 47-67.

4. https://www.bbc.com/culture/article/20180801-tyrian-purple-the-regal-colour-taken-from-mollusc-mucus.

5. https://factsanddetails.com/world/cat56/sub371/entry-8965.html.

6. https://eclecticlight.co/2017/07/09/the-dog-a-shell-and-the-mark-of-high-office/.

7. https://www.nationalgeographic.com/history/history-magazine/article/purple-reign-passion-phoenician-dye-built-vast-trading-empire.

8. https://history1800ksweeney.wordpress.com/2016/11/.

9. https://www.tifcollection.com/phoenicia-byblos--ar-dishekel.

10. https://digfir-published.macmillanusa.com/mckayunderstanding2e/asset/img_ch2/86757_MCK2E_CH02_P02.01.html
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.