Zeytinyağı Kültürü Geçmişi VIII - Antik Helen ve İyon Uygarlığı II
16-04-2025
11:58

Aryballos; çömlek parfüm/merhem yağı vazosu, Chigi Ressamı, üzerinde yabani tavşan avı ve at yarışı yapan 18 savaşçı figürü mevcut, üst kısmı aslan başı şeklinde, yaklaşık 7 cm, M.Ö. 640, Korinthos, kaynak.
M.Ö. 1200 yıllarında gerçekleşen Deniz Kavimleri Göçü/Ege göçleri ile yıkılan Myken Uygarlığı'nın ardılı olan Antik Yunan Uygarlığı için -vücut bakımı ve parfüm imalatında kullandıkları- zeytinyağı dışarıdan en fazla ithal edilen mallardan biridir. Zeytinyağı o devirlerin Levant bölgesi (günümüz Suriye ve Filistin coğrafyası) için ihraç edilen bir ürün, Mısır Yunanistan ve sonrasında Roma pazarları için ise ithal edilen bir ticaret malıdır.
M.Ö. 1200 yıllarında gerçekleşen Deniz Kavimleri Göçü/Ege göçleri ile yıkılan Myken Uygarlığı'nın ardılı olan Antik Yunan Uygarlığı için -vücut bakımı ve parfüm imalatında kullandıkları- zeytinyağı dışarıdan en fazla ithal edilen mallardan biridir. Zeytinyağı o devirlerin Levant bölgesi (günümüz Suriye ve Filistin coğrafyası) için ihraç edilen bir ürün, Mısır Yunanistan ve sonrasında Roma pazarları için ise ithal edilen bir ticaret malıdır.
Klasik Yunan Atina’sındaki kamu yaşamında en çok zeytinyağı tüketilen mekan olasılıkla spor etkinliklerinin yapıldığı mekanlardı; içinde oturma yerleri, teraslar ve hamamların olduğu, çevresinde sundurmalı avluların bulunduğu büyük "gimnazyum" adı verilen binalar. Gimnazyumlara ancak egemen üst sınıf ailelerin erkekleri girebilirdi, elit ve soylu genç erkek çocuklar geleceğin olası liderleri olmak için ihtiyaç duydukları eğitimleri burada alırlardı.
Yüzyıllar boyunca kaliteli zeytinyağı ticareti, dört yılda bir tanrıça Athena onuruna onun doğum gününde gerçekleştirilen Pan-Atina (Panathinakos; her şey Atina için) oyunlarının galiplerinin elindeydi. Dört yılda bir yapılan bu oyunlar, olimpiyatlardan sonraki her üçüncü yılda 25-29 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirildi. Pan-Atina oyunlarında, çeşitli atletizm yarışmalarında galiplere, ödül olarak her biri yaklaşık kırk litre kapasiteye sahip, özel şekilli ve süslemeli “Pan-Atina amforaları” verilirdi. Antik bir testi olan bu amforanın üzerinde, bir tarafında Athena’nın diğer tarafında sporcunun yarıştığı spor dalı resmedilir, içinde zeytinyağı bulunurdu. Athena’nın yaş gününde yapılan yarışmalarda zeytin çelengi takmış bakire kızların yürüyüş alayı gerçekleştirilirdi.
Afrika’daki Kirene ve Batı’daki Marsilya’ya kadar Akdeniz dünyasının farklı alanlarında arkeolojik kazılarda bulunan Pan-Atina amforaları, çok miktarda zeytinyağının başta Levant bölgesi olmak üzere daha doğudaki zeytin tarımı yapılan coğrafyalardan Yunan Yarımadası'ndaki ve daha batı Akdeniz'deki şehir devletlerine gönderildiğinin göstergesidir. Arkeologların yazı bilimsel kanıtlara dayalı değişik tahminlerine göre, oyunlarda galiplere ödül olarak verilen zeytinyağının toplam miktarı kırkı iki ila yetmiş iki tonu bulurdu.
İlk kez M.Ö. 776 yılında dönemin Olimpia bölgesinde gerçekleştirilen -tanrılar hiyerarşisin en tepesindeki baş tanrı- Zeus adına düzenlenen şenliklerde ise kutsal zeytin ağacından yapılma çelenkler Zeus tapınağındaki fildişi ve altından yapılma bir masanın üzerinde hazır bekletilirdi. Zeus Tapınağı’nın arka bahçesinde bulunan, sözde Herkül tarafından dikildiğine inanılan ve bu nedenle kutsal kabul edilen yabani zeytin ağaçlarından kesilmiş dallardan yapılan bu taçlar kazanan sporcuların başına takılırıdı. Atletler vücutlarını müsabaka öncesi zeytinyağı ile ovarlardı. Bu alışkanlığın nedeni ile ilgili birden fazla görüş ileri sürülmüştür; yarışma boyunca güneş ışınlarından korunmak, kaslarını esnetmek ve ısıtmak, ter ile oluşan su ve elektrolit kaybını azaltmak, parlak bir görüntü oluşturarak estetik açıdan daha hoş görünmek. Sporcunun bedenini yağlaması kültürü günümüz Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde hala yaşıyor, kültürün arkaik geçmişi ise Mısır ve Asur Medeniyetleri kadar eskidir.
Müsabaka sonrasında atletler ciltlerinde biriken ter, yağ ve toprağı strigilis (latince kazıyıcı, bronzdan yapılma L şeklinde bir tür antik hamam kaşağısı) ile sıyırarak temizlerlerdi. En erken M.Ö 6. yüzyılın 2. yarısına tarihlendirilen vazo resimleri üzerinde gördüğümüz strigilislerin sadece atletler tarafından değil o zamanların askerleri, hekimleri, eczacıları, kadın ve çocukları tarafından da kullanıldığı anlaşılmıştır. Bu kültürün en ünlü tasviri Büyük İskender’in heykeltıraşı, maden dökümcüsü Lysippus (M.Ö. 400 yılları) tarafından yapılmış bronzdan yapılma orjinali kayıp “Apoxyomenos - Kendini Temizleyen” isimli heykelidir. Yunan sanatında ilk tam yuvarlak heykel olması nedeniyle devrim niteliğinde bir eser olarak nitelendirilmektedir. Antik Romalı yazar Yaşlı Plinius'tan öğrendiğimize göre egzersizden sonra ciltten kazınarak toplanan ter, yağ ve kum karışımdan oluşan merhemimsi bulamaça "gloios" denirmiş. Hastalıkların tedavisine iyi geldiğine inanılır, hatırı sayılır bir bedele alıcı bulan lüks bir metadır, özellikle varlık sahibi antik Yunan soylu sınıfları tüketirmiş bununla birlikte Plinius'un bu iddiası tartışmaya açıktır. Yunanlıların sadece atletizm yarışmalarında değil, banyodan sonra da vücutlarına içeriğinde zeytinyağının da bulunduğu kokulu yağlardan sürme alışkanlıkları olduğu biliniyor. Homeros'un eserlerinde soylu kadınların seyahatlerinde içinde kokulu yağların bulunduğu bir tür parfüm kabı taşıdığı bahsi geçer. Romalıların "strigmenta" olarak da adlandırdığı bu bulamaç kazıntı anlamına gelmektedir. Plinus'un deyimiyle bu kazıntı "insandan elde edilen ilaçlar" dan biridir, Yunan halkları banyodan sonra elde edilen gloiosun cerehati tedavi etmek için daha iyi olduğuna, spor salonundan alınanların ise iltihapla savaşmak için daha uygun olduğuna inanırlarmış. Plinius'tan sonra Dioskorides ve Galen tıbbi amaçla kullanılan benzer bulamaçları ayrıntılandıracaklardır.
M.Ö. 6. yüzyıla gelindiğinde zeytinyağı üretimi Akdeniz havzasında; Trablusgarp, Tunus ve Sicilya’da, oradan da İtalya’nın kuzeyine doğru yayılmaya başlar.
O zamanların en büyük heykeltıraşlarından biri olarak gösterilen Phidias (M.Ö. 490-428), Yunan yarımadasının en yüksek dağı olan Olimpos Dağı’nda antik dünyanın yedi harikasından biri sayılan altın ve fildişinden yapılmış on üç metre yüksekliğinde başında zeytin çelenkleri bulunan bir Zeus heykeli yapar. Fildişinden yapılan bu heykel Olympos’un nemli havasında bozulmaması için devamlı zeytinyağı ile ovulur. Heykelin parlaması ve zeytinyağının ortama verdiği koku tapınağa gelen cemaatte ruhani bir duygu oluşturuyor olsa gerek. Aynı çağda yaşamış olan bir başka heykeltıraş Callimachus, Atina’daki Athena tapınağında bulunan Athena heykelinin aydınlatılması için yakıt olarak zeytinyağının kullanıldığı altından bir kandil yapar. Kandil yılda bir kez zeytinyağı ile doldurulur.
İyonlular M.Ö 1200 yılarında Yunanistan’a akınlar düzenleyen göçmen Dorların önünden kaçarak adalar üzerinden Batı Anadolu’ya göç edip şehir devletler kuran halklardı. M.Ö. 600 lerde o zamanların "Klazomenai" isimli Batı Anadolu kıyı kentinde yaşayan İyon halkları Antik bir zeytinyağı işliği inşa ederler. Klazomenai antik kenti ile ilgili buluntular, Türkiye'nin batı kıyısında, günümüzde İzmir'e (eski çağda Smyrna) bağlı Urla ilçesi'nin, Karantina Adası'nı da içine alan İskele mahallesinde ve civarında açığa çıkarıldı. İşleğin özelliği zeytinyağının o dönemde hiçbir işlikte uygulanmayan yeni bir teknolojiyle üretiliyor olmasıydı. Klazomenaililer, toplanmış zeytinleri kırmak için aynı mil etrafında dönen taş silindirleri ilk kullanan halklardı, zeytinyağı üretiminde kapasiteyi artırmak için ilk kez büyük bir pres ve bucurgat (çıkrık), yani bu presi kaldırmaya yarayan alet kullanan da onlardı. Zeytinyağı ayrıştırma işleminde birleşik kaplar esasına göre çalışan üç gözlü bir düzenek geliştirerek, kesintisiz üretimi ilk kez onların gerçekleştirdiği anlaşıldı. Yanyana inşa ettikleri kuyularda beklettilen yağın çökelme sürecini takip ederek çökeltinin üzerindeki yağı çökeltiden ayrıştırma yöntemini tarif ettiler. Deniz aşırı ülkelerde yapılan arkeolojik çalışmalarda, zeytinyağı sevkiyatında kullanmak için Klazomenaililer'in özel olarak ürettiği amphora'lardan çok sayıda bulunması, Klazomenai’nin o zamanlardaki Akdeniz’in önemli zeytinyağı üretim merkezlerinden biri olduğunun kanıtı sayılmaktadır. Bu bulgular tarihin akışı içinde zeytinden yağ elde edilmesinde, İyonya’nın (Anadolu’da bugünkü İzmir ve Aydın illerinin sahillerine verilen ad) hiç değilse teknolojik açıdan önemli katkılarının olduğunu göstermektedir.
Kadınların nadide etera'dan (parfüm şişeleri) damla damla akıtarak, yılda 1.5 litre zeytinyağını vücutlarına ve yüzlerine sürdüğü düşünülmektedir. Korinth üretimi aryballos ve alabastronlar içinde pazarlanan Yunan parfümü, bütün Akdeniz, Ege, Kara Deniz halkları tarafından bilinen bir ürün haline gelir.
Erkeklerin yıllık tüketimi ise spor, masaj ve cilt sağlığı için 5 litrenin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Uzun yolculuklara çıkacak olan yolcular, ayakları yara olmasın diye zeytinyağı sürerlerdi. Nüfusun zamanla artmasına paralel olarak zeytinyağına olan talepte artmaya başlar.
O dönemlerin Atina’sında, her evde kandillerde yakıt olarak ya da dinsel ayinlerde (cenaze) kullanılmak üzere, yılda yaklaşık olarak 90-110 litre zeytinyağı kullanıldığı tahmin ediliyor.
M.Ö. 400 yıllarında, Kuzey Yunanistan’da zeytinyağı işleme tesislerinin verimliliği, mil etrafında dönen silindir kırma teknesinin kullanılması ile artmaya başlar. Makedonyalı üst sınıflara ait büyük malikânelerinin ortaya çıkışı, o dönemlerde nüfusunun artmasıyla öne çıkan İskenderiye ve Antakya gibi büyük kentlerin varlığı zeytinyağına olan ihtiyacı arttırır, buna paralel olarak talebi karşılayabilmek için verimliliği artıran yöntemler yaygınlaşmaya başlar.
M.Ö. 300’lü yıllarda Yunan etkisinin doruğa ulaştığı Helenistik dönemin yükselen şehir devletlerindeki varlıklı yurttaşlarının gıda, vücut bakımı ve evlerinin aydınlatılmasında tüketilen zeytinyağı miktarı, yaklaşık olarak zengin bir Atinalı ailenin ihtiyaç duyduğu miktara -yaklaşık yılda iki yüz kiloya- ulaşır. Atinalıların yılda kişi başına 25-30 litre yemeklik yağ kullandıkları düşünülüyor. Tarihteki ilk yemek kitapları arasında sayılan -M.Ö. 200, bir şölen sofrasında iki kişi arasında günlerce süren sohbetlerden oluşan- "Deipnosophistai" adlı kitabın Yunanlı yazarı gastronom Athenaios’un verdiği yemek tarifleri arasında zeytinyağlı sarma da yer alır.
Antik Yunan düşünürleri nesnel dünyanın doğa yasalarıyla açıklanabileceğini iddia ediyor, nedeni bilinmeyen olgulardaki mekanizmaların her zaman tanrısal olduğu düşüncesine şüphe ile yaklaşıyorlardı. Bilim tarihinde "atom" düşüncesini ilk ortaya atan düşün insanlarıydı, "atom düşüncesi" gözlemler sonrası ortaya koydukları mantıksal çıkarımlara dayanıyordu. Dönem özelinde “atom fikri" günümüz pozitif biliminin kabul edebileceği anlamda kanıtlanamazdı bununla birlikte kuramsal bir düşünme ürünü olarak gerçeğe yaklaşmışlardı.
Dönem filozofları "madde sonsuza kadar bölünebilir mi" sorusundan yola çıkmışlardı. Günlük yaşamda en çok kullanılan yağ, su ve şarap gibi sıvılar devamlı gözlemleniyordu. Yağın suyun üstünde yüzmesi, ışığı kırması, saydamlığı, yanıcılık ve ışık yayma gibi gözleme dayalı özellikleri doğa filozoflarının dikkatini çeken olgulardı. Zeytinyağının bir akışkan olarak su üzerinde yüzmesi, su ile karışmaması ve zeytinyağının suyun üzerinde dairesel bir şekilde yayılma eğilimi göstermesi gibi karekteristik özellikleri onun gözleme dayalı akıl yürütme sürecinde hatırı sayılır bir role sahip olmasına neden oldu; örneğin zeytinyağının suyun üzerinde oluşturacağı dairenin çapı ancak en küçük bölünemez yapıtaşından meydana gelen bir inceliğe ulaşabildiği kadar olabilirdi.
Thales'in ardılı, dönemin ünlü düşünürü Aristoteles'e göre zeytinyağının bir akışkan olarak natürü açıklanması en zor olgulardan biridir. Meteorologica isimli eserinin 4. bölümünde zeytinyağının kendine özgü karakteristik özelliklerini "içinde hava bulunması" ile açıklar. Ona göre zeytinyağı içerdiği hava nedeniyle daha hafif ve daha ince bir yapıya sahipti. Zeytinyağının ışığı taşıma (kandillerde kullanımı) ve su ile karışmama niteliklerini açıklamaya çalışır. Üstadın zeytinyağına ilişkin akıl yürüterek ulaştığı yargılar -modern kimya açısından gerçek olmasa da- mikroskobun olmadığı bir çağda akıl yürütme ile gerçeğe ulaşma çabasının tipik örneklerini içerir.
Daha sonraki yıllarda Roma dönemi yazarları (Plinius) yağın suyun üzerinde kalmasını hem tıbbi tariflerde hem de teknik kullanımlarda (örneğin su yüzeyindeki titreşimleri görmek için yağ damlatma) anlatırlar. Ortaçağ İslam bilginleri (İbn Sina, İbn Heysem) de deneylerinde zeytinyağını suya damlatıp optik ve yoğunluk gözlemleri yapmışlardır.
Derleyen: Uğur Saraçoğlu, Hekim, Zeytin ve Zeytinyağı Üreticisi (ugisaracoglu@yahoo.com.tr)Kaynakça:
1. Antik Çağda Batı Anadolu’da Zeytin ve Zeytincilik; Gülhan Mumkaya, Yüksek Lisans Tezi, Tez Danışmanı: Prof. Dr. Özdemir Koçak, Konya, 2012.
2. Zeytinin Akdeniz’deki Yolculuğu; Konferans Bildirileri, Dr. Alp Yücel Kaya, Ertekin Akpınar, 2016.
3. Dünya Zeytin Ansiklopedisi; Uluslararası Zeytin Konseyi; Fausso Luchetti, 1997.
4. Zeytinyağı Üretim Tekniklerinin Tarihsel Gelişimi ve Birbirleriyle Karşılaştırılması, Taner Gülal, Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, 2015.
5. https://www.arteworld.it/apoxyomenos/.
6. https://www.arkeolojisanat.com/shop/blog/izmir-muzesinde-strigilis-ziyarete-acildi_3_1297469.html.
7. Pharmaceutical Purpose of the Strigilis in Antiquity Data and Evidence, Danış Baykan, CollAn IX, Yıl 2010, Sayı: 9, 141 - 152, 01.06.2010.
8. https://ancientandmodernolympics.wordpress.com/2012/03/30/why-did-ancient-athletes-cover-themselves-in-oil/.
9. Antik Yunan Dünyasında Parfüm ve Parfüm Kapları; Doç. Dr. Cenker Atila, Antik Çağ'dan Günümüze Parfüm, Myrina Yayınları, 2021.
10. https://ancientanatomies.wordpress.com/2017/11/21/gloios-grime-sweat-and-olive-oil/.
11. Karadoğan, Umut C., Geçmişten Geleceğe Kırkpınar Yağlı Güreşleri, Berikan Yay., Ankara, 2020.
12. https://archive.org/details/in.ernet.dli.2015.183607.
13. https://www.academia.edu/31378032/MOST_NECESSARY_FOR_THE_BODIES_OF_MEN_OLIVE_OIL_AND_ITS_BY_PRODUCTS_IN_THE_LATER_GREEK_GYMNASIUM_1.